Bu Blogda Ara

26 Şubat 2011 Cumartesi

Topu taça atma Maradona

Marca Gazetesi’ne Röportaj veren Arjantin Milli Takımı’nın eski teknik direktörü yaşayan futbol efsanesi Maradona, "Mesut Özil’le ilgili kötü anılarım var. Özil bizi mahvetti" dedi.

Hayattaki en büyük isteği olarak defalarca dile getirdiği Arjantin teknik direktörlüğü macerasını içinde ukte kalarak noktamak zorunda kalan Diego Armando Maradona, Marca gazetesine çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Dünya Kupası çeyrek finalinde Almanya karşısında aldığı 4-0’lık yenilgi sonrası hem kupaya hem de ülkede uzun tartışmalar yaratan teknik direktörlük görevine veda etmek zorunda kalan Maradona, bu maçta kendilerine kök söktüren Mesut Özil’e hala kızgın
Maradona, Marca’ya verdiği röportajda, "Özil’le ilgili kötü anılarım var, Özil bizi mahvetti" sözleriyle Real Madridli oyuncuya sitemlerini dile getirdi.(dha)
Haberdende anlaşılacağı gibi Maradona usta kendi beceriksizliğinin suçunu Özil'e atmış.Nafile artık bizim diyarda buna geçti borun pazarı sür eşeğini Buenos Aires'e derler.Bir dahaki Dünya kupasına kısmet.O zaman belki Özil oynamaz Maradona'da Kupayı kazanır.
Ne dersiniz?

26 Ocak 2011 Çarşamba

İNSANCA YAŞAM İNSANCA DÜZEN İÇİN 15. YILIMIZDA 29 OCAK`TA ANKARA`DA BULUŞUYORUZ

15 yıl oldu ve önümüzde uzun bir gelecek var.

Kapitalizmin insanlığı yok eden vahşi sömürü politikalarına karşı devrim ve sosyalizm yolunda 15 yılı geride bıraktık.

15. yılımızda devrimci bir yenilenme iddiası ile ülkenin ve emekçi halkın geleceğine daha güçlü sahip çıkmak yolunda şimdi bir adım daha atıyoruz.

‘Yeniden kurulacak bir ülkeyi aşkla örmek için EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK, DEVRİM`  çağrısı ile başladığımız yeni mücadele döneminde halkın kendi söz ve eylemini çoğaltarak sokağın ve mücadelenin Partisi olma mücadelemizdemütevazi ama aynı zamanda sarsıcı adımlar attık.

Kapitalizm kökten sarsılırken dünyanın her yerinde emekçilerin ve gençlerin mücadeleleri çoğalırken ülkemizde de TEKEL`den 1 Mayıs`a, Halk Konuşacakeylemlerinden gençliğin direnişine yeni bir gelecek arayışının yön verdiği bir direniş hattı gelişip, güçleniyor.

Sosyalizmin tarihsel bir döneminin sona erişinin ardından yaşanan dağınıklık bu mücadeleler içinde aşılmaya başlarken, şimdi biz de Fidel gibi Vamos Bien (İyi Gidiyoruz) diyoruz. Neşemiz, hevesimiz ve inadımız yerinde 2011`i ‘insanca yaşam insanca düzen için` umut ve eylem yılı ilan ediyoruz.

29 Ocak`ta umut ve eylem yılının yürüyüşünü başlatıyoruz. İnsanı insanın kurdu haline getiren kapitalizmin yıkımına ve ülkemizde AKP eliyle yaratılan yeni sömürü düzenine karşı ‘insanca yaşam insanca düzen` ve geleceğe birlikte yürümek için her yerden Ankara`da buluşuyoruz.

Ellerimizi birleştirdiğimiz her an zalimlere bir meydan okuyuştur. Sevgili Can Yücel diyor ya, ‘ne kadar çok elimiz varmış meğer. İlkin, senin elinle tutuşan benimki, sonra çocuklarınki, gençlerinki, tekel işçilerininki, sonra, ellerin elleri… Ne kadar çok elimiz oldu. Baksana tutuşa tutuşa bir orman yangını gibi`. Şimdi daha kararlı, daha güçlü yürümek için yola çıkıyoruz.     

Ellerimizi birleştireceğiz, aşkla öreceğiz, yeniden kuracağız…

16 Aralık 2010 Perşembe

Total Futbol'un zaferi

Yıllardır süren bir tartışmadır; milyonluk ayaklar mı ? Özkaynak futbolcularmı? Sorunun cevabı net olmasına rağmen karşıt fikirlerin taşıyıcıları otoriter ve sembol kitleler olduğu için tartışma paradoks haline dönüşmüştür.Türkiye'de endüstriyel futbol'un kavrayamadığı şey ise "pahalı transferle başarının geleceği" kanısıdır.Son bir kaç sezondur değişen futbolu kavrayamayan ve Avrupa vizesini zor görmüş olan 3 büyükler; her sezon başı milyonlarca avro verip bir sürü futbolcu getirdikten sonra, daha terleri soğumadan geri gönderiyorlar.Geçmiş senelere bakıldığında gönderilenlerin listesi bir hayli kabardığı görülüyor.Yaşanan milyonlarca avro kayba rağmen sorunun kökenine inilmeyip,hatanın telafisi yine milyon avro kayıplarla aynı hatada aranıyor.Türkiye futbolu çoktan transfer harcamaları listesinde 6. sıraya yükselmiştir.Fakat Avrupa kupalarında boy gösterebilen yalnızca 2 takımımız vardır.Biri bu yılın flash transferlerini yapan Beşiktaş diğeri ise bağrımızdan kopup gelen Bursaspor.İslam Çupi'nin 1966 yılında attığı başlıktaki gibi"Anadolu Futbolu baş kaldırıyor" çünkü onlar Avrupa futbolu gören "büyüklerinden" önce yeni futbol anlayışı olan total futbolu kavradılar.Ve yine İslam Çupi'nin aynı yazısında geçen bir paragrafı kanıtladılar." Bir mavi bin liraya koşan nazeninleri alıp bir kenara atmak için, tribünlerinden başka büyüklüğü kalmamış o aristokrat sahalara gelecekler. O zaman bu ihtiyar saksı futbolunu bulamayacağız."
 
Total futbol felsefesinin dünyada son yıllardaki taşıyıcısı Barcelona'dır.Barcelona şu anki şemasıyla incelendiğinde bir yıldızlar karmasıdır.Fakat bunu büyük meblalara yaptığı transferlere değil kendi  yetiştirdiği ve net bir şekilde işlediği sistem futboluna yani total futbol felsefesine borçludur.Barça kadrosunda buluna yıldızlarda yine yıldız olmalarını bu oyun anlayışı ve sahada beraber oynadığı bu kadroya borçludur.İlk 11inde oynayan 9 futbolcuyu kendi altyapısından yani özbünyesinden yetiştiren Barça bunu son 3 sezondur oynadığı futbolla bize bir resital misali izletiyor.Hem güzel oyun hem iyi sonuç hemde parmakla gösterilen,izlerken "vay be abi"dedirten anlayış.        
 
Gökyüzü'nün yalnız yıldızlarına (Los Galacticos) karşı yeryüzünde alternatif oluşturup back'inde oynayan arkadaşlarına güvenmek kısa vade'de olan bir şey değil bunun adı "Total futbol"tohumlarını yüzyılın  en iyi teknik direktörü seçilen Rinus Michels'in attığı bir felsefe.Barça'da Michels'le başlayan Cruyff,Van Gaal ve Rijkaard, Guardiola'yla süren bir sistem bir yaşam biçimi.Sabrın özverinin,inanmanın,futbolcu ve teknik direktörün birbirine güvenmesi ve anlamasının sonucunu. Real Madird maçında oynanan futbol bienaliyle gördük. Yeşil çim üzerinde hiç bir ismin diğerinden daha önemli olmadığını ve back'inde oynayan oyuncunun yaptığı hatayı hiçbir ismin "yıldızının" engelleyemediğinin bilindiği bu anlayış; birliktelik, güven ve bütünlüğü doğurmuştur.Saha'da topa vuranın Benjamin Franklin'in değil takım arkadaşına güvenen, Benjamin Franklin'in resmini az gören futbolcular olduğunu ispatlamıştır.
 
Aslında bu konuyu Bursaspor üzerinden işlemek daha anlamlı olacaktır. Çünkü Barcelona oyunun kurallarını bilen ve bu kuralları hiçe saymadan fakat azaltarak sürece yön vermektedir. Bursaspor'un ise bu oyundaki kimliği biraz daha farklıdır. Yani Bursaspor bu işin mızıkcı çocuğu, çamurda kirlenen çocukların, görkemli zenon ışıklarla süslenmiş stadyumlardaki zaferidir. Rakiplerinin bi kaç oyuncusunun toplamından daha ucuz bi kadroyla, bu oyunun kurallarını belirleme çabası ve başarısıdır. Yine Bursaspor abilerini döven bir çocuğun göğsünü gere gere mahallede gezmesidir.  Bursaspor teknik ekibinden yönetimine büyük bir risk alarak tabiri caizse elini taşın altına koymasıyla total futbol gerceğini gelecekten bu güne taşımış ve yol gösterici olmuştur. Aziz Yıldırım, Adnan Polat ve Yıldırım Demirören gibi Türkiye futbolunun sembolleşmiş isimlerinin taşıyıcı olduğu yıldızlar futbolunun kıyamet alametidir.  
 
Başarı sadece kendi liginde şampiyon olmak yada avrupa kupalarına kaltılmak değildir.Başarı sabredip ortaya kendi emeğinle yetiştirdiğin futbolcular bir ekol yaratmaktır.Endüstriyel futbol çağında başarı tanımı bol para harcamak C.Ronaldo, D.Guiza, Lincoln  gibi janti yıldızlar transfer etmek değildir. Başarı; Messi çelimsiz haliyle endüstriyel futbol kerhanesi'nin bezirganlarına ders vermesi, ve Sercan'ın yıldızlaşmasıdır. Başarı düşmek üzere olan Bursasporun Ertuğrul Sağlam'la şampiyon olmasıdır. Kapitalizmin bu oyunu nasıl kirlettiği apaçık ortadadır.Metin Kurt'un söylediği gibi"Futbol arsa'da ve çamur'da oynadığı zaman güzeldir,borsa'da oynandığı zaman çirkindir.

6 Temmuz 2010 Salı

Kimse sevinmesin El Diego hala dimdik ayakta

Arjantin eleneli çok oldu herkes bir kaç kelam etti kendi tarafından bende bir kaç kelam edeyim.Turnuva başlamadan önce taraflı-tarafsız herkesin favorilerinden biriydi Arjantin.Eldiego komutanlığında 86'daki dünya kupası gbi bir resital yaşatacaklarını umuyordum.Olmadı panzerlere takıldı.Ne kadar çok istemiştim eldiego ile oğul messi'nin kupayı kaldırmalarını ve dünya'ya bir kez daha sadeceece güçlülerin kazanmaycağını göstemermelerini.Maradona'nın hoca'lık konusunda biraz daha ekmek yemesi gerektiği ayan beyan ortada oyunun saedece güçlü forvet'lerle olamaycağını Almanya çok güzel anlattı Arjantin'e ve rüyamız Maradonay'la beraber bir başka kupa'ya kaldı.Bu turnuva'da unutulmayacak kareler bıraktılar başta Maradona olmak üzere.Kim unutabilir sahaya çıkarken oyuncularını tek tek öpüşünü G.Kore maçında janti bir kıyafet içinde olsada futbol kıvraklığını gösteren hareketini.Maçtan sonra Messi'ye sarılışını goller'den sonra bir çocuk bir grev kazanan işçi bir devrimcinin haykırışı gibi sevinmeni kimse unutamaz.Sen "El Diego"sun,sen Chavez'in kankası,sen komutan Fidel'in yoldaşı.Sen dünya halkları'nın bu futbol kerhanesinindeki ender savunuclarının birisi,sen 86'da tanrı'nın elinini kullanan sen o muşmula suratlı kraliçe bilmemkaçıncı elizabet'in suratına o eli tokat olarak Arjantin ve bütün yoksullar adına oturtan.Sen futbol'u kirletenlere inat bu oyunu güzelleştiren.Rakip takımız ipe dizen.Sen maestrosun.Kimse sevinmesin her sallantı bir yıkım her yıkım bir son değildir.Ahmet kaya'ya atıfta bulunursak bu dünya kupasında arjantin Günü gelecek bizde futbol kerhanesi'nin bezirganlarının bahçelerinde che'yle marcos'la zapata'yla fidel'le lenin'le mahir'le nazım'la halaya duracağız ve hep bir ağızdan "güzel günler göreceğiz"çocuklar diye inlteceğiz dört bir yanı.Şimdilik yaşattıkların için sapol eldiego sağol arjantin

30 Haziran 2010 Çarşamba

Hayal gücünün zorlanması yada zlatan ibrahimovic

Mac ortada geciyor hatta mac demeye milyarlarca şahit lazım ne bir atak ne yürekleri ağzımıza getirecek bir gol pozisyonu 2 dakika sonra bakıyorsun bir futbolcu topu almış karşı kaleye doğru sürüyor rakip oyuncuları calımlıyor ve sutunu atıyor goooll evet işte zlatan ibrahimovic bole bir futbolcu mac sessiz sakin gecerken bir anda sahneye cıkıp oyunun seyrini değiştirebiliyor.Uzun boyuna rağmen hızı top sürüş tekniği rakibini çalımlarken o rahat yüz ifadesi,kibirli davranışarı herşeyiyle diğer futbolculardan daha fazla ön plana cıkan istediği zaman macın seyrini değiştiren bir futbolcu.Yumusak bilekleri son vuruslardaki yeteneği bitiriciliği ile onu izleyenleri her zman heyecalandıran bir isim.Tabi bunlarrın yanında kibirli oluşu kendini beğenmişliğinide es geçmeyelim.Zla'tan şimdide inter'de kendisi gibi kibirli bir isimle Jose Mourinho ile çalışıyor.Mourinho,Zlatan için şu an dünyadaki en iyi futbolcu altın top'u ronaldo'dan daha fazla hak ediyor diyerek bir jest'te bulunmuştu.Zlatan bu jesti karşılıksız bırakmadı tabi “ 5 senede Capello ve Mancini’den öğrendiklerimin fazlasını 3 ayda Mourinho’dan öğrendim “ açıklamasında bulunmuştu.Bu karşılılı jesttlerden görüldüğü gib ikisinde karakteri birbirlerine çok benziyor.İbrahimoviç çok yönlü bir futbolcu ronladinho gibi takımına macı istediği anda takımının lehine çeviren lincoln gibi topla bale yaparmışcasına oynayabilen drogba gibi tekmelere tüm sertliklere rağmen yıkılmayan bir isim.Mental açıdan tam pişmesede ne kadar kibrli olsada istediği zaman maçı alması ozelliği bu negatif yonlerini unutturuyor.Artık yıldız futbolcu tribünleri ayağa kaldıracak bir isim çıkmıyacak derken zlatan ibrahimovic yada juventus taraftarının ona seslendiği ismiyle"ibra"futbol sahnesindeki yerini aldı.İnter başkanı Morattinin ifadesiyle"transfere ihtiyacımız yok çünkü ibrahimoviç hayal gücümü zorluyor"kısaca "Hayal gücünün zorlanması" yada Zlatan İbrahimovic

6 Haziran 2010 Pazar

Futbol müminlerinin ramazan ayı

Sayılı günler kaldı dünya kupasının başlamasına içimde giderek artan bir heyecan var ama bu heyeacan biraz buruk bir heyecan.Bunun nedeni güzel ülkemin beceriksiz futbol oligarşisi yüzünden Güney Afrika'da olamayışımız.Olsun yine de tv'nin başında oturup bize yakın gelen ülkeleri destekleyeceğiz.Herkesin kendine göre bir favorisi var şimdiden.Kiminin Arjantin kiminin Brezilya kiminin İspanya.Bu kupa'da ne gibi süprizler bekliyor bizi düşünüp duruyorum Messi bir dünya kupası kaldırıp Maradona'nın veliahtı oldugunu tescilleyebilecekmi veye "El Nino"lakaplı Tores bütün sezon ada'da yapamadığı patlamayı gerçekleştirecekmi yada ismini bile duymadıgımız sokağın kara kuru çocuklarımı patlama yapacak.Şöyle güzel bir final izleyebillecekmiyiz Arjantin-İspanya finali güzel bir maç olur diye düşünüyorum.Messi-Tores kapışması nasıl olur? Zihinlerinizde bir canladırıverin.Bu dünya kupası nelere gebe olacak.Nasıl bir iz bırakcak belleklerimizde futbola yeni neler katacak.Hangi futbolcular astronomik rakamlarla transfer olacak futbol kerhanelerine.Endüstriyel futbol hangi yetenekleri öğütecek.Güney Afrika'nın stadlara yoksulların sırtından milyarca dolar harcaması aslında futbolun arsa'da ve çamurda oynanmadığı zamanlar'da çikin olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.Biz futbol müminleri olarak bulunduğumuz her yerde "Başka bir futbol mümkün" diye haykıracağız.Futbol'un güzel bir oyun olduğunu bu güzel oyunun kapitalizmin kar hırsına sömürme hırsına mahkum edilemeyeceğini sağır sultan olan futbol oligarşisi duyana kadar  bütün futbol cenahına anlatamaktan yorulmayacağız.Şimdiden herkese iyi seyirler dileyerek "futbolun sadece futbol olmadığını"unutmadan kupa'nın başlamasını beklemek düşüyor.Sevgili Tanıl Bora'nın dediği gibi  futbol müminleri'nin ramazan ayı başlıyor.